“Sağlıkta Şiddeti Protesto Etmek Suçmuş!”
İstanbul Tabip Odası, “Sağlıkta Şiddeti Protesto Etmek Suçmuş” başlıklı çarpıcı bir açıklama yayınladı.
Odanın açıklamasında şu ifadelere yer verildi, “Öldürülen Hekimin Anısına Sahip Çıkmak ve Sağlıkta Şiddeti Protesto Etmek Suçmuş! Dr. Ekrem Karakaya’nın öldürülmesi sonrasında 7 Temmuz’da Çapa Hastanesinden Sağlık Müdürlüğü’ne yürüyen ve yürümese de kalbi orada olan bütün hekimlerin ve sağlık çalışanlarının dikkatine. Bir ülke düşünün ki; devlet hastanesinde devletin koruyamadığı bir doktor kurşunlanarak öldürülmüş olsun. Bir ülke düşünün ki; bir hekimin öldürülmesi sonrasında Tabip Odasının, Sendikaların çağrısıyla sağlıkta şiddete tepki olarak hekimlerin Sağlık Müdürlüğü’ne doğru yürüyüşleri polis, kalkanları ve TOMA’ların saldırgan tutumları ile engellenmeye çalışılsın. Bir ülke düşünün ki; başka hekimler-sağlık çalışanları öldürülmesin talebiyle, ölen hekimin anısına saygı yürüyüşü yapan hekim ve sağlık çalışanlarına Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma açılsın”
“Bir ülke düşünün ki; Emniyet Güvenlik Şubesi ve C. Başsavcılığı; gazeteciden öğrenciye, milletvekilinden, sanatçıya, tweet atandan sokak röportajcısına, fırıncısından, marketçisine kadar herkese, hem de sadece itiraz edenlere değil, aykırı tutum alana, farklı söz kurana, biat etmeyene dava açmayı vaka-i adiye haline dönüştürsün.
Bir ülke düşünün ki; iktidarın bu alışkanlığı bu keyfiliği ve hukuksuzluğu bir üst aşamaya taşınsın. ‘Şiddete hayır’ diyen hekim ve sağlık çalışanlarına soruşturma açarak güvenlik ve yargı sistemini utanılacak bir seviyeye ulaştırmış olsun…
Öncelikle hatırlatmak isteriz ki, biz hekimiz! Bulunmamız gereken yer sağlık kurumlarıdır. Hastanelerdir. Tıpkı Dr. Ekrem Karakaya’nın içinde öldürüldüğü Konya Şehir Hastanesi ya da ölümü sonrasında anısına yürüyüşü başlattığımız İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi gibi.
İstanbul Tabip Odası’nın ve Sendikaların çağrısı ile hastane bahçelerinden çıkıp Çapa hastanesinde buluşan ve önlerine çıkarılan bütün bariyerleri aşma cüretini gösteren binlerce hekim ve sağlık çalışanının bu haklı ve meşru tepkisini – yürüyüşünü suç kapsamına sokmaya kimsenin hakkı yoktur. Bizlerin can güvenliğimizi sağlaması gerekenler, sağlıkta şiddeti, tacizi engellemekle yükümlü olanlar ve hele ki meslektaşımızın ölümü sonrasında “yürüyüş ve basın açıklaması” yapma gibi en meşru ve en temel demokratik hakkımızın kullanımını kolaylaştırmakla görevli olanların bunları yapmayıp/yapamayıp tüm enerjisini engelleyemedikleri yürüyüşümüze ve o gün yürüyen hekimlere soruşturma açmaya harcaması utanç vericidir.
5 dakikada bir hasta bakmaktan, yönetici mobbinginden, angarya ve nöbet yükünden, ekonomik kriz ortamında hem geçim hem de gelecek kaygısı ile boğuşmaktan bunalan hekimlerin her an öldürülme riskine maruz kalarak çalıştırılmaya karşı haklı öfkesi suç kapsamına alınamaz.
7 Temmuz yürüyüşü öldürülen meslektaşımızın anısına sahip çıkmanın yanı sıra mesleğimize ve şahsiyetimize el kaldıranlara bir cevap, hekimliği değersizleştirenlere karşı güçlü bir duruşu ifade etti.
Bilinmelidir ki, öldürülen meslektaşları için yürüyen hekimlerin yargılanması ve cezalandırılmasına cevaz veren ne ulusal ne de uluslararası hiçbir hukuk normu, ceza maddesi bulunmuyor. Bu soruşturma davaya dönüşürse orada binlerce hekimin, ekip arkadaşları sağlık çalışanları ile birlikte gösterdikleri cüretli tutum ve haklı tepkileri yargılanmış olacak.
Ve sadece İstanbul’da yürüyüşe katılan binlerce hekim ve sağlık çalışanı değil, ülkenin neredeyse bütün illerinde, yürüyüşe geçen, basın açıklaması yapan, sağlıkta şiddete karşı haykıran on binlerce hekim de bu yargılamaların muhatabı olacak.
“Soruşturma Başlatılan Meslektaşlarımızı Yalnız Bırakmayacağız”
7 Temmuz yürüyüşü nedeniyle C. Savcılığınca haklarında soruşturma başlatılmış olan ve Emniyet Güvenlik Şubesi tarafından ifadeleri alınan; Dr. Mehmet Nazmi Algan, Dr. Osman Öztürk, Dr. Ali Haydar Temel, Dr. İbrahim Ertaş, Dt. Emre Kırmızıtaş, Berkay Duran, Dr. Bilal Biçimli, Cemal Bilgin, Erdal Güzel, Suat Okan, Zeynel Abidin Barut başta olmak üzere hiçbir meslektaşımızı ve ekip arkadaşımızı yalnız bırakmayacağız. Sağlık kurumlarında görevi başında saldırıya maruz kalarak hayatını kaybeden Dr. Edip Uğurcan Kürklü, Dr. Göksel Kalaycı, Dr. Ali Menekşe, Dr. Ersin Arslan, Dr. Kamil Furtun, Dr. Aynur Dağdemir, Dr. Fikret Hacıosman, Dr. Ekrem Karakaya’nın yanına yeni hekim ve sağlık çalışanı isimlerinin eklenmesini engellemenin yolu bu saldırılara sessiz kalmamaktan, bu durumu olağan karşılamamaktan geçer. Bu nedenle yeni cinayetlerin yaşanmaması için sağlıkta şiddeti sessizce karşılamayacak, bu saldırıları kanıksamayacak, bu cinayetler bütünüyle sona erene kadar bütün demokratik kanallardan tepkimizi göstermeye devam edeceğiz! (Kaynak: İstanbul Tabip Odası) (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)