Aksakal: "Siyaset ne stadyumda ne ibadethanede ne de kışlada yapılmaz"

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, gerçekleştirdiği basın toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.

Haklarını kazanan EYT’lileri tebrik eden Aksakal, “Demokrasi böyle bir şey. Kırmadan dökmeden, olayı terörize etmeden, talep konularını toplumsal destek boyutuna getirip siyasi çözüm noktasına taşımanın bir örneğini yaşadık. Bu süreçte emekleri geçen dernek yöneticilerine, sıkıntı çeken EYT mağdurlarına, yasal düzenlemeler noktasında irade kullanan tüm siyasilere tebrik ve teşekkürlerimi sunmak isterim. Herkese hayırlı uğurlu olsun, Allah sağlıklı günlerde emekliliklerini yaşamak nasip etsin.” dedi.

06 Şubat 2023 Pazartesi günü sabaha karşı 04:17’de gün karanlık doğdu üzerimize diyen Aksakal, “On binlerce canımızı yitirdik, yüzbinlerce canımız enkaz altında kaldı, yaralı olarak çıkarılabilenler oldu, yaralı çıkıp hayata tutunamayanlar oldu. Kaybettiğimiz yurttaşlarımıza buradan bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, sağ kurtulan ama belki de kurtulduğuna sevinemeyen kardeşlerimize sabır ve metanet diliyorum” diye konuştu.

Demokratik Sol Parti olarak 25 ve 26 Şubat tarihlerinde dördü Genel Başkan Yardımcımız olmak üzere Ankara İl Başkanımız ve İl Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşımızdan oluşan altı kişilik bir heyetle Adana ilimizden başlayarak, depremden etkilenen beş ilimizde incelemelerimiz, ziyaret ve taziyelerimiz oldu diyen Aksakal, “Yaşanan bu büyük deprem felaketi, ülkemizdeki Kentleşme Politikalarının artık iflas ettiğini gösteriyor. Şüphesiz ki, bu büyük felaketin nedeni, depremden daha çok yanlış kentleşme politikasından, yanlış planlama yaklaşımlarından, yanlış inşaat sistemlerinden kaynaklanıyor. Tüm bunların da temelinde üretimden yeterli düzeyde pay alamayan dar gelirli kesimlerin her şart altında başını sokacak bir çatıya ihtiyaç duyması, bu ihtiyaca ulaşılabilecek düzeyde bir arz mekanizmasının gelişmesi, insani ve mesleki etik değerlerin bir kenara atılarak vahşi kapitalizmin acımasız cenderesinde geleceğimizin kadere bırakılması gerçeği yatmaktadır.” şeklinde konuştu.

Bilinmesini isterim ki, bu boyutta bir felaketin gerçek anlamda yorumlanmasına ve olumsuz sonuçlarının en kısa zamanda ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaların yapılmasını zorlaştıran en önemli etken de sorumluluk noktasındaki aktörlerin hadiseyi klasik siyasi rekabet zeminine çekme gayretleridir diyen Aksakal, “Şunu herkesin kendi iç dünyasında bildiğini ve kabul ettiğine inanarak söylüyorum, felaketlerin nedenlerinin başında, maalesef toplumsal duyarsızlık gelmektedir. Bariz bir örnek vermem gerekirse, koskoca bir apartmanın zemin katında ya da bodrum katında kolon kesilir de o binada yaşayan ya da komşu binalarda bulunan hiç kimse bunu görmez mi?  “Adam sende, ben neden kötü olayım” deyip böyle kanunsuz işlerin yapılmasına göz yumulmaya devam edilirse bu sonuçlar her zaman kaçınılmaz olacaktır. Kimse kusura bakmasın!” ifadelerini kullandı.

Zor bir sürecin başlangıcındayız. Bir taraftan küresel sistemin bölgemiz üzerinde kurguladığı senaryoları boşa çıkarma gayreti, bir taraftan ateş çemberine dönmüş uluslararası siyasi arena, bir yılını geride bırakan ve hiç ara vermeden süregiden Ukrayna – Rusya savaşı, bunların üzerine de yaşadığımız yakın tarihimizin en büyük deprem felaketi. Neresinden bakılırsa bakılsın, tüm yolların devletin yapacağı büyük fedakarlıklara çıkmakta olduğunu belirten Aksakal, şöyle devam etti:

“Sayın Cumhurbaşkanı 7 Şubat’ta bölgesel OHAL ilân etti. Bu elbette gerekliydi. Yaşanan felâket ve kapsadığı alan çok büyüktü, gerçek bir olağanüstü hal’di. Üniversitelerin uzaktan eğitime geçirilmesi, öğrencilerin yurtlardan çıkarılarak yerine deprem mağdurlarının yerleştirilmesi sadece çaresiz kalınma halinde makul kabul edilebilir. Yeni konutları yapılıncaya kadar (..ki bunun için en çok 1 yıl süre öngörülüyor) geleneksel yaşam biçimimize uygun ortamların koordine edilmesi, maddi yıkımların yanında  ruhsal yıkıma da uğramış insanlarımızın bir nebze olsun geleceğe dair umutlarını yeşertmesine katkı sağlayacaktır. Aksi halde ve mevcut durumda her gün başını yastığa koyan kardeşimiz çadır tavanına bakarak uyumaya çalışırsa darbe yemiş ruhunda daha büyük ve telafisi zor travmalar yaşayacaktır.”

Dün gönül verdikleri renklerin başarısı ve mücadelesi için heyecan yaşayan, taraftarı oldukları takımın başarısına katkı koymak için gırtlakları patlayana kadar tezahürat eden sporseverlerimizi siyasetin öznesi haline getirmeye çalışmak hiç kimsenin yararına olmadığı gibi özünde spora ve topluma da ihanettir diyen Aksakal, “Bunu kurgulayanları, böyle bir kötü stratejiye siyasi çıkarları için destek verenleri en güçlü şekilde kınıyorum! Tribünlerde gönül verdikleri takımlarına destek olmak için yer alan kardeşlerime hatırlatmak isterim ki mevcut sistemde istifasını istediğiniz “hükümet” diye bir kurum yok. 2017 yılında gerçekleştirilen Anayasal düzenleme ile ülkemiz artık bir hükümet tarafından değil, halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı tarafından yönetiliyor. Bu tezahüratı size yaptıranlar ya bunun farkında değil ya da büyük bir planın parçalarıdırlar. Dahası, mal bulmuş mağribi gibi koro halinde satılan çadırlar tartışmasını yaparken 154 yıllık Kızılay’ı “Cumhuriyetle yaşıt” bilmelerinden, Kızılay’ın sadece Maden Suyu ve Çadır satmadığını, altı tane Özel Hastanesiyle sağlık hizmetini de parayla sattığından bihaber olmalarından ne kadar liyakatlı olduklarını da hatırlatmak isterim.” şeklinde konuştu.

Hibya Haber Ajansı

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu