Beslenme düzeni depresyonu etkiliyor

Klinik Psikolog İlayda Özgürbüz, depresyona sebep olabilecek birçok faktörün mevcut olduğuna dikkat çekerek, “Her ne kadar bireyden bireye değişse de özellikle beslenme düzeninin de depresyonun sebeplerinde ve sonuçlarında önemi büyüktür” dedi.

Depresyon ve beslenmeyle ilgili açıklamalarda bulunan Klinik Psikolog İlayda Özgürbüz, dünyamızı etkileyen günümüz pandemi sürecinde birçok bireyin hareketsiz kalmasının, yeterli egzersiz yapabilecek olanaklara sahip olamamasının, uyku ve beslenme düzeninde uygulanan olumlu olumsuz değişikliklerin, ciddi belirtileri beraberinde getiren ve duygu durum bozukluğu olarak tanımlanan depresyon için ciddi ölçüde sebep ya da sonuç haline gelmeye başladığını ifade etti.

“Özellikle bu dönemlerde çeşitli sebeplerle uygulanan yanlış beslenme düzeni ani bir şekilde görülen kilo alımlarına kapı aralamış ve bireylerin hem fiziksel hem de ruhsal olarak sıkıntılar yaşamasına sebep olmaya başlamıştır” diyen Özgürbüz, şöyle devam etti: “Depresyon kişilerde sürekli olarak mutsuzluk hissine sebep olan, günlük faaliyetleri yerine getirmekte zorluk çıkaran, yaşama dair ilginin azaldığı, umutsuzluğun hakim olduğu, kendini değersiz, suçlu, yorgun ve halsiz hissetme gibi semptomlarının da görüldüğü bir rahatsızlıktır. Depresyona sebep olabilecek birçok faktör mevcuttur. Her ne kadar bireyden bireye değişse de özellikle beslenme düzeninin de depresyonun sebeplerinde ve sonuçlarında önemi büyüktür. Yanlış beslenmenin ve hareketsizliğin başladığı durumlarda bireylerde hızlı kilo alımları ve obezite tehlikesinin görülme riski yükselir. Bunun yanında pandemi süreci gibi stresli bir dönemde aşırı yemek yemek de dünya genelinde yaygın görülen bir durumdur. Vücuttaki yağ oranının artması sebebiyle görülen obezite, bireylerde bedensel imajda hoşnutsuzluk hissini beraberinde getirebilmektedir. Benlik saygısında azalma, özgüvensizlik gibi olgular obez bireylerde sık görülen sıkıntılardandır ve depresyonun sebeplerindendir. Literatürdeki çeşitli araştırmalar incelendiğinde obez bireylerde depresyon görülme riski yüzde 55 oranında artarken, depresyon ile mücadele eden bireylerin de obeziteye yakalanma riskinin yüzde 58 oranında artabileceği tespit edilmiştir. Bütün bunlar bir araya geldiğinde bireyi içinden çıkılması zor bir döngüye sokabilir.”

NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Depresyon sürecinde benlik saygısı ile kurulacak dengenin oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Klinik Psikolog İlayda Özgürbüz, obezite gibi benlik saygısında sarsıcı etkilerin yıkıcı sonuçlarını azaltabilmek adına farkındalık ve erken teşhisin önemli yer tuttuğunu vurguladı. Özgürbüz, fazla kilonun hem metabolizmaya hem de hormonlara olan etkisi düşünüldüğünde ruhsal problemleri de beraberinde getirebileceği uyarısında bulunarak, “Bu süreçte yeme isteğinde kontrolü sağlayabilmek adına bir uzman ile görüşmek ve süreci birlikte ilerletebilmek oldukça önemlidir. Depresyonun tedavi sürecinde negatif etkilere sahip alkol gibi maddelerden uzak durmak, düzenli egzersiz için gün içinde fırsat yaratmaya çalışmak ve bedenin düzen mekanizması olan uykuya yeterli bir şekilde yer vermek oldukça önemlidir. Depresyon sürecindeki bireylerde görülen isteksizlik ve umutsuzluk gibi semptomların bu süreçte beslenme düzeninde ve belirttiğimiz gerekli aktiviteler sırasında sürekli olarak negatif rol oynayabileceğinden, doğru teşhis ve tedavi için bir psikiyatrist ya da psikolog kontrolünde hareket etmek gereklidir. Bireyin beslenme sürecini kontrol eden uzmanı ile depresyonun tedavisinde rol alan doktoru ile uyum içinde olması da oldukça önemlidir. Özellikle pandemi sürecinde sosyal çevre ile kurulabilecek ilişkiler ve onların desteği bireyde olumlu sonuçlar doğurabilir” sözlerini aktardı. Özgürbüz, son olarak aynı şekilde çevredeki bireylerin depresyon gibi süreçlerden geçen kişilere karşı özverili ve anlayışlı olmaya çalışmasının, özgüvenlerini sarsıcı davranışlardan kaçınmalarının oldukça önemli olduğunu sözlerine ekledi.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu